10 Ağustos 2008 Pazar

GETL - 1 : The Dark Knight

Pek sevdiğim, pek takdir ettiğim Christopher Nolan'ın yönettiği The Dark Knight filmine gittim...

Film hakkındaki övgüleri ve yergileri duyuyordum.. Uzun bir film diyorlardı. Evet, uzun bir film ama sağlam bir film. Süresi sizi korkutmasın; alıp götürüyor, eğlendiriyor, kaptırıp gidiyorsunuz. Sağlam senaryosu, iyi oyunculuk, görsel efekt şölenine dönüşmemiş herşeyi ile yerinde aksiyon sahneleri ile çok başarılı bir film...

Heath Ledger'in ardından bu kadar başarı elde ettiğini düşünenler yok değil, ben de öyle düşünmüştüm aslında. Ledger'in oyununu görüp de karşısındaki Christian Bale, Morgan Freeman, Gary Oldman ve Michael Caine gibi başarılı kabul edilen (yani benim ettiğim) insanları nasıl ezdiğine şahit olunca, kaybına bir kez daha üzüldüm... Büyük ihtimal bu yıl oscarı da ona verirler, ama sırf adam öldü diye değil, gerçekten hakettiği için...Tim Burton'ı seven, Jack Nickholson'u da takdir eden biri olarak Batman'in önceki 4lemesindeki Joker karakteri ile Ledger'in Joker'ını karşılaştırma düşüncem vardı.. Ama hiç gerek kalmadı... Joker böyle olmalıymış, Ledger (ve Nolanlar) hakkını vermiş...

Diğer yandan IMDB olayı var... Shawshank Redemption ve The Godfather'ı bile geçip tepeye oturması sürekli sorgulanan bir durum... The Godfather'ı takdir ederim ama hiç bir zaman favori filmlerim arasına girmedi ve 3. kere izleme gereği duymadım. Shawshank Redemption ise 9-10 kere izlediğim bir filmken bir süper kahraman filmini bu sıralamaya sokamıyordum... Şimdi filmi izlemiş biri olarak anlıyorum ki, bu kadar başarılı bir film gerçekten (birinci sırada olmasa da) ilk 10'da olmayı kesinlikle hakediyor.

İzleyin derim...



GETL Kısmı:
8 yıldan sonra ilk kez tek başıma sinemaya gittim... Bence sosyal bir eğlence olması gereken bir olayı, son saniyelerde 2 kişiyi arayıp davet etme çabalarım olduysa da, başaramadım ve yalnız kaldım... tek başıma yapmayı denedim. En son askerde çarşı izninde tek başıma sinemaya gitmiş biri olarak, zorlayıcı bir deneyim oldu.

Aslında sinemaya gitmeyi ve bu filmi "seçtiğimi" söyleyemem, GETL'i bloga taşımaya karar verdikten sonra aklıma ilk gelen fikir sinema ve en yakınımdaki sinemanın en yakın seansında film bu olduğu için "seçmiş gibi oldum. Korku vardı içimde, daralacağımdan, yarıda çıkacağımdan emindim. Hele bileti aldıktan sonra "yaklaşık 3 saat sürüyor" cümlesini duyduğumda 'kesin bu filmi yarım bırakacağım' dedim... Yarım bırakıp çıkmak beni şaşırtmazdı. Ama tamamı ile izledim. İkinci yarıda bunalmama/daralmama rağmen çıkmadım, kendimi tebrik ettim.


Son olarak, yalnız sinemaya gitmek hiç eğlenceli değil. Hadi bu film iyiydi, kurtardı... Bakalım bir sonraki denememde ne olacak...

Ek: Sinema öncesinde yalnız yediğim yemek de GETL sayılır aslında. Fast food yediğim için yorum yazmıyorum. İleriki tarihlerde ciddi bir yemeği GETL konusu yapmayı düşünüyorum... Şimdiden düşündükçe "zor" ve "dar" geliyor... Ama yapmaktan başka çarem yok, en azından şu an için...

Hiç yorum yok: