25 Temmuz 2008 Cuma

Hayat Memat

Önceki hafta tatildeydim, Marmaris'te. Bol tembellik ve hiç olmadığı kadar bol güneş, bol deniz... Marmaris'i seviyorum, mavi ve yeşil benim için orada anlamını buluyor.

Kendi çektiğim fotoğrafları henüz toparlamadığım için internetten bulduğum bir resmi koyuyorum, sonra güncellerim.

Dinlendirici bir tatil oldu aslında. Ama bazı olaylar nedeni ile tatilin yarısında kafam hep başka yerlerdeydi.


Tatil sırasında, kendini benim yiğenim ilan eden arkadaşımı kaybettiğimiz haberi geldi. Hala şoktayım, hala yokluğuna inanamıyorum. İstanbul'a gittiğim zaman karşıma geçip kafasını yarım eğerek bana sarılacağını düşünüyorum... Sanırım gerçek, İstanbul'a gittiğimde dank edecek... Cenaze törenine katılamayacağım, nerede gömüldü, kim gömdü hatta hangi il sınırlarında gömüldü bilmiyorum.

Tatil sonrası hemen annemi ziyaret etme isteğim yarıda kaldı. Telefon açıp özlediğim yemeklerinden yiyeceğimi düşünürken, apar topar acile götürdük. Akşam yemeği niyetine birkaç bisküvi ile yetindim... Dördüncü günde hastaneden ancak çıkabildi... Kalbine 2 stent takılmış, o sırada kalbi durmuş ve 3. elektroşok ile çalıştırabilmişler. Şu an çok ağrısı var, birkaç güne geçer ama bizi çok korkuttu. Benim canım annem dün şöyle görünüyordu:

Annem annem, beni mi kıskandın da iki stent birden taktırdın ya?

Kafamdaki sorular ve sorunlar bu kadarla kalmadı ama buraya bu kadarını yazmam yeterli. Blogu ağlama duvarına dönüştürmeme gerek yok.

Ha bir de, MSN'me yeni kişisel ileti ekledim: "Gladly embracing the loneliness".... Yalnızlık hayattaki en büyük fobim olduğuna göre, artık siz anlayın ne durumdayım.