tag:blogger.com,1999:blog-58583592716804256082024-03-05T15:39:28.524+03:00438bi ben eksiktimmemdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.comBlogger167125tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-43667595606541480342011-12-18T11:50:00.000+02:002011-12-18T11:52:01.397+02:00Deve<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiN0oHSZwyo3KORhraQciWBzjRBaSaZ4d7JwRFnnJi2rK6FoQC961V-gBkMbkQ0BOfe15NQ__sAOvIzaQp3WUTtFIPhcm8GgIjnB5F_uQTmspqj0LWin5z8OjP0Ox4FAjiYs5qK8iq-zg/s1600/deve2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiN0oHSZwyo3KORhraQciWBzjRBaSaZ4d7JwRFnnJi2rK6FoQC961V-gBkMbkQ0BOfe15NQ__sAOvIzaQp3WUTtFIPhcm8GgIjnB5F_uQTmspqj0LWin5z8OjP0Ox4FAjiYs5qK8iq-zg/s1600/deve2.jpg" /></a></div>
<span style="color: red;"><br /></span><br />
<span style="color: red;"><br /></span><br />
<span style="color: red;">- Yanındaki koltukta pipo içen devenin giydiği terlik ne renk?</span><br />
- ???<br />
<span style="color: red;">- Ya görmüyomusun bir deve oturuyo yanında, pipo içiyo, ayağında terlikler var.</span><br />
- Dalga mı geçiyosun, ne diyosun sen yaa?<br />
<span style="color: red;">- Biraz önce aşk hayatımı sordun ya, onu diyorum.</span><br />
- Akşam akşam yine saçmalamaya başladın.<br />
<span style="color: red;">- Yanındaki koltukta oturan bir deve yok değil mi?</span><br />
- Yok tabi, kim varki şu kafede bizden başka.<br />
<span style="color: red;">- Eh, benimki de o hikaye. Olmayan bir şey hakkında sorular soruyorsun, ne cevap vereyim ki?</span><br />
- !!! Seks yaptığın biri bile yok mu?<br />
<span style="color: red;">- O da ne? Anlamadığım bir dilden konuşuyorsun.</span><br />
- Cidden yok mu ya?<br />
<span style="color: red;">- Devenin terlik rengi.</span><br />
- :) Yalancısın.<br />
<span style="color: red;">- Yok. Devenin terlik rengi ne kadar gerçekse, benim aşk ve seks hayatım da o kadar gerçek.</span><br />
- Yapma şimdi, inanmıyorum.<br />
<span style="color: red;">- Bak bakayım yanındaki koltuğa bir deve oturuyor mu, pipo içiyor mu, ayağında terlik var mı?</span><br />
- Olmadığını sen de biliyosun, olamazki öyle bir şey.<br />
<span style="color: red;">- Neden olmasın ki?</span><br />
- Deve olsa, koltukta oturmaz. Otursa da pipo içmez ki.<br />
<span style="color: red;">- Aşkın gerçek olduğuna inanıyosun, gelip seni-beni bulacağına inanıyorsun, ortalık et pazarıyken hala aşk peşinde koşan birilerinin varlığına hala inanıyosun.</span><br />
- Evet.<br />
<span style="color: red;">- Senin yaşındakiler aşk aramaz, çatır çatır zkişirken sen hala aşk diyosun.</span><br />
- Evet aşka inanıyorum.<br />
<span style="color: red;">- Ama deveye inanmıyosun.</span><br />
- Yok.<br />
<span style="color: red;">- Hiç hayvan besledin mi?</span><br />
- Yok, ilgilenemedim. Bakımı zor.<br />
<span style="color: red;">- Peki hiç çiçek yetiştirdin mi?</span><br />
- Annem bakardı. Benimkiler hep soldu gitti.<br />
<span style="color: red;">- Ve aşk arıyorsun?</span><br />
- !!! Ne alaka şimdi ya?<br />
<span style="color: red;">- "Sevgi emek ister" duydun mu hiç?</span><br />
- Hee. Selvi Boylum Al Yazmalım.<br />
<span style="color: red;">- Ama hayvan besliyemiyorsun, çiçek bakamıyorsun.</span><br />
- ??? Bulmaca gibisin.<br />
<span style="color: red;">- Bir ev hayvanına ya da saksıdaki bir bitkiye bile yeterli ilgi göstermezken, bir ilişkiyi bir aşkı yürütebileceğine emin misin?</span><br />
- Abarttın yani. Aynı şeyler mi bunlar?<br />
<span style="color: red;">- Abarttım ama güzel örnek oldu.</span><br />
- Alakasız.<br />
<span style="color: red;">- Sevginin her türlüsü emek istemez mi? Temeli bu değil mi?</span><br />
- Evet ama insanla hayvan bir mi, bitki bir mi yani.<br />
<span style="color: red;">- Sevgi değil mi hayvanı da bitkiyi de büyüten.</span><br />
- Bir açıdan öyle.<br />
<span style="color: red;">- Birini sevmek, sevilmek diyorsun. Farkı ne ki o zaman?</span><br />
- Ama o insan.<br />
<span style="color: red;">- İnsanın farkı, seni tolere edebilmesinde mi?</span><br />
- ???<br />
<span style="color: red;">- Yani ona yeterince ilgi göstermediğinde alttan alması, susması, şikayet etmemesinde mi?</span><br />
- Nasıl yani?<br />
<span style="color: red;">- Hayvana ilgi göstermezsen bağırır çağırır, bitkiye ilgi göstermezsen solar gider. Peki insan ne yapar bu durumda?</span><br />
- Bırakır gider başkasına.<br />
<span style="color: red;">- Evet. Peki sen hayvan ve bitkilerde bu kadar başarısızlığa uğramışken bir insana ilgi gösterebileceğine inanıyor musun?</span><br />
- Ama o bir insan, konuyu çarpıtıyosun sen.<br />
<span style="color: red;">- Bakınız 3 cümle önce söylediğim şey, tolere edebilmesi.</span><br />
- Aman sende. Saçmalıyosun. Uzman kesildin başıma. Sen önce kendine bak.<br />
<span style="color: red;">- Baktım.</span><br />
- Aşk yok, seks yok diyosun sonra gelip bana ilişki dersi veriyorsun.<br />
<span style="color: red;">- Ne haddime. Sadece senin düşüncelerini sana sorgulatmaya çalışıyorum.</span><br />
- Neden, ne gerek var ki?<br />
<span style="color: red;">- Umutsuzca aradığın, bulamadığından şikayetçi olduğun şeyi aslında isteyip istemediğinden emin değilim.</span><br />
- Siktir git, iyice saçmaladın sen.<br />
<span style="color: red;">- Gerçekten, sen ne arıyorsun? Aradığın şeyi biliyor musun? Bulduğunda buna hazır olduğuna emin misin? Bulduğunda götürebilecek misin?</span><br />
- Sen kendine bak.<br />
<span style="color: red;">- Ben bir şey aramıyorum ki. Bulmaya hayır demem tabi.</span><br />
- Arasan bulabiliyosun sanki.<br />
<span style="color: red;">- Aramadığıma göre bu söylediğin geçersiz kalıyor.</span><br />
- Neden aramıyorsun ki, herkes arar, her zaman.<br />
<span style="color: red;">- Aramıyorum, çünkü şu ara bir ilişkiye ayırabilecek zamanım yok. Kimseyi de "yanlış zaman" diye kırmak istemem.</span><br />
- İsteyen zaman bulur.<br />
<span style="color: red;">- Hayat koşturmacaları arasına sıkıştırılmış bir kaç dakika ile yaşanabilecek şeye aşk/ilişki denmez.</span><br />
- Ne denir?<br />
<span style="color: red;">- Olsa olsa kaçamak dersin.</span><br />
- Yok canım.<br />
<span style="color: red;">- Sen ne dersin peki?</span><br />
- Aşk işte.<br />
<span style="color: red;">- Aşk nedir sence, nasıl yaşanır.</span><br />
- Tutkuyla seversin, herşeyin o olur, yanar bitersin.<br />
<span style="color: red;">- Evet, başka?</span><br />
- Bilmiyor musun sanki bana soruyosun.<br />
<span style="color: red;">- Hep onunla olmak istersin, her anı onunla yaşamak istersin, hayatın tadı ancak onunla gelir.</span><br />
- E biliyosun işte, daha ne soruyosun?<br />
<span style="color: red;">- Biliyorum, o yüzden taa en baştan söyledim sana.</span><br />
- Ne söyledin?<br />
<span style="color: red;">- Deve.</span><br />
- Ne devesi yaa?<br />
<span style="color: red;">- Aşk şu ara benim için yanımdaki koltukta pipo içen deve gibi.</span><br />
- ??<br />
<span style="color: red;">- O devenin terlikleri kadar gerçek.</span><br />
- Saçmalıyosun iyice.<br />
<span style="color: red;">- Neden ki? Kendimi tanıyorum, durumumu biliyorum. Başkasını kandırmıyorum, hele kendimi hiç.</span><br />
- Ben kendimi mi kandırıyorum?<br />
<span style="color: red;">- Ben saçmalıyorum, sen alıngansın. İyi bişey bu.</span><br />
- Öfff...<br />
<span style="color: red;">- Bence sen de bir düşün tekrar. Gerçekten ne istiyorsun, gerçekten ne verebilirsin. Ona göre yaşa hayatını.</span><br />
- Senin gibi mi?<br />
<span style="color: red;">- Ben öyle yaptığımı iddia ediyorum.</span><br />
- O zaman sorunun cevabını sen biliyosundur.<br />
<span style="color: red;">- Soru?</span><br />
- Devenin terlik rengi nedir?<br />
<span style="color: red;">- Pembe üstüne turuncu puantiyeli.</span><br />
<span style="color: red;"><br /></span><br />
<span style="color: red;"><br /></span><br />
<span style="color: #cccccc; font-size: xx-small;">13 Nisan 2011</span>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-7781794002483799522011-06-16T22:38:00.000+03:002011-06-16T22:38:47.792+03:00İsyan<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/z0vmmv3VNrc?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-44913728029967052212011-06-02T22:22:00.001+03:002011-06-02T22:23:21.868+03:00Gece MasalıDerler ki; buralarda dolaşan 3 kadın varmış, kadın dediğime bakmayın böyle sanki çarşafa bürünmüş peçeli kadın kılığında şeylermiş. Aslında bu evlerin arasında, bu tepelerde dolaşırlarmış da göremezmiş hiç kimse.<br />
<br />
Derler ki; eğer onları görebiliyosan, onlar istediği içindir. Eğer seni istiyorlarsa, seninle işleri varsa anca onları görebilirmişsin. İşleri dediğim de, pek hayırlı şeyler değil. Onları görenler ya buralardan kaçıp gitti, ya toprağa göçtüler, ya da ortalardan kayboldular ki şu dağın taşlarına dönüştükleri bile söylenir.<br />
<br />
Ben olsam o dağda, o taşlıkta, oradaki mağaralarda pek dolaşmazdım. Gece mavi ışıklar görünür oralarda, yerden ateş fışkırdığını görenler de olmuş. Aysız gecelerde o taşların eski tanrılara dönüştüğü, ateş havuzlarının başında bekçilik yaptığı; dağın açılıp içerisindeki gizli odaları 3 kadına ve hizmetkarlarına açtığı anlatılır eski masallarda.<br />
<br />
Derler ki, toprağın ateşi akarmış bu dağın altında. Dağın içindeki bu köy kadar büyük mağaralarda odaların altından geçer, şu göl kadar büyük bir ateş havuzunda birikirmiş. Ateşin başında eski tanrılar ellerinden mavi ışıklar saça saça beklermiş. Ateşi mi beklerler, ateşe gelenleri mi beklerler bilinmez ama onlar bile 3 kadına bir şey yapamazmış.<br />
<br />
Ateş dokunmazmış kadınlara, zaten ayakları üzerinde yürümez, eteklerini arkalarında savura savura havada süzülürlermiş. Etekleri, kimine göre toprakla birleşirmiş, kimine göreyse havayla. Artlarında eski tanrılara benzer koca yaratıkları hizmetçi edip, dağın içlerine gizli bir kapıdan girerlermiş. Kim bilir ne sebeple.<br />
<br />
Çok giden oldu o dağa, o kayalar arasında kaybolup da geri dönmeyen. Geri dönenlerin anlattıklarıysa, yaşlıların korkutmak için çocuklara anlattığı hikayeler oldu. Bu kadınlar senin peşine düşermiş, her adımında arkanda dururlarmış, her yaptığını izlerlermiş. İstediklerinde tam arkanda görünür olup, seni zorla arkana baktırırlarmış. Tek gördüğün kirli, koyu bir giysinin ve peçenin ardına saklı yüzlerindeki gözleriymiş. Boş, kuyular kadar derin, gece kadar karanlık gözleri.<br />
<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="color: #999999; font-size: x-small;">Not: Geçen gece gördüğüm, beni uykumdan eden kabusu yazmak istemiştim. Ama baktım, korku filmlerindeki "buralarda ebeniz böyle zikilir" anlamındaki giriş bölümleri gibi olmuş... Devamını getirebilir miyim, bilmiyorum; çünkü çığlıkla uyanmıştım ve rüyayı kopuk kopuk hatırlıyorum. Belki devamını yazmalı hatta çizmeliyim...</span>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-45494123315339502302011-05-27T10:42:00.002+03:002011-05-27T10:43:02.535+03:00Gelincik TarlasıSağda solda hala kalabilmiş boş toprak parçalarında kendilerini gösterip, beni garip bi şekilde çok mutlu eden gelincikler gördüm yine...<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLnZjvj5vjOj2v-9Z59tLsyknPyH8ZSvpe1-KlDOKAh_-Vx93_kuSNekUAVcVbkyz7KerP8jHU0wYRJHf6WD9ZVlkBb5018UWKbH1zVadHvAWO8Z8k9tE87iszGKTn-Ibx13Z6Pm17uw/s1600/gelincik.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="196" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLnZjvj5vjOj2v-9Z59tLsyknPyH8ZSvpe1-KlDOKAh_-Vx93_kuSNekUAVcVbkyz7KerP8jHU0wYRJHf6WD9ZVlkBb5018UWKbH1zVadHvAWO8Z8k9tE87iszGKTn-Ibx13Z6Pm17uw/s400/gelincik.jpg" width="400" /></a></div><br />
<br />
Güzel çiçekler. Çok kırılgan, çok sade, çok ateşli, çok sessiz ve çok beklenmeyen... Galiba, İskandinav mitolojisinde "yeniden doğuş"u simgeliyor...<br />
<br />
Acaba diyorum, bir bahçem olsa ya da balkonuma boydan boya saksı döşeyip, bu sevdiğim çiçeklere sahip olsam.... Olası mıdır?<br />
<br />
Tohumu satılır mı, toprağıyla taşımam mı gerekir, nasıl yapılır, nasıl edilir?<br />
<br />
Var mı bilgisi olan?memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-82916536395953582422011-05-24T11:32:00.000+03:002011-05-24T11:32:15.118+03:00Güvercin Hanı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmZPNb_Cnby01Tj9suKTI1WlKWZE6Dev5Aza649nVd-oaUK3XXvjcgpeEbU8RWt-zcS0INdZF-T_2vY1QtFNiK4k9pgP6ZiDRBE9gX9IGDYuXPAAqHc2sTmA1pBCE-qTQKmiabOl4gWw/s1600/guvercin.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="226" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmZPNb_Cnby01Tj9suKTI1WlKWZE6Dev5Aza649nVd-oaUK3XXvjcgpeEbU8RWt-zcS0INdZF-T_2vY1QtFNiK4k9pgP6ZiDRBE9gX9IGDYuXPAAqHc2sTmA1pBCE-qTQKmiabOl4gWw/s400/guvercin.jpg" width="400" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Hava sonunda güzelleşti ya, mutfağın balkon kapısını açıp evi havalandırayım dedim. Sonra işimin başına geçtim..."Birşeyler devriliyor" diye içeri koşturmak zorunda kaldım ve bir baktım ki, evin içinde bir güvercin... Ama mutfakta değil, salonda... Açık bir yer olmadığı için mutfağa kovala, çıkart derken biraz canı yandı sanırım. Ben yapmadım, camlara çarpmaktan. Neyse ki özgürlüğüne doğru rahatça uçabildi...</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Tam yerime geçeceğim, başka bir ses... Bir baktım, yatak odasında bir tane daha.. "Haydaaaa" diyerek onu da çıkarttım. Bu akıllım da, dolabın aynasını cam sandığı için biraz "ufff" oldu.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Ve... Bir üçüncüsü... Bu da küçük odada... (Son dönemde orası xCoach'ın odası olmuştu, araya bu bilgiyi de sokuşturayım).</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Farkına varmadan güvercin oteli açmışım, onların yolgeçen hanı olmuş burası... Çok güldüm...</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Derken aklıma annemin vaktiyle ettiği bir laf geldi... <b>"Sen nereye gidersen güvercinler de peşinden geliyor oğlum..."</b></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Annem benim... Doğruymuş, bir kere daha ıspatlandı...</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><span class="Apple-style-span" style="color: #999999; font-size: x-small;">Not: Bir saat kadar önce, benzeri bir olayın Memideli'min başına geldiğini de eklemem gerek. Ne bu şimdi, aramızdaki bağ sadece isim benzerliğinden çok öte galiba...</span></div>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-3608329374816982462011-05-12T10:21:00.000+03:002011-05-13T23:22:51.480+03:0043 tamam, sıra 8'de...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgz0cm24EeaKih5kEdxCR_a4xPevP2-GSx-2feLJavdsAb__AKfVMqzNEgW9GnStLLQed2y1FbZFtj648OyQVuRIRGaHX46KGXpQcj7v31mi_qwYrGDMBGkAAkd1NJku-f1JsvyYi-STw/s1600/birthday.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="257" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgz0cm24EeaKih5kEdxCR_a4xPevP2-GSx-2feLJavdsAb__AKfVMqzNEgW9GnStLLQed2y1FbZFtj648OyQVuRIRGaHX46KGXpQcj7v31mi_qwYrGDMBGkAAkd1NJku-f1JsvyYi-STw/s400/birthday.jpg" width="400" /></a></div><br />
Yazmayı erteledim ya (unutmadım, salladım) birkaç gün önce 43 yaşıma girdim... Ne değişti bilmem ya en azından bu yıl yalnız değildim.<br />
<br />
Demek kiiii, 4 ve 3 tamam, sırada 8 var... Büyük gizem sonunda çözülecek.memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-85565177862801728862011-05-12T10:01:00.000+03:002011-05-13T23:22:51.390+03:00Trafik kazaları ... ve detay<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXVUI-6H0N96fK04RU7-cSWADg8bzmdIf1nR65WGh_QRZTyrnE55ezPHtjjgCPhRV5MFP4mrQtz08__ysIU_P3k3sb4xD94WlHNG2nGTzAunubOa6dX5NAOGhP2dXlZSac0sUxlpCo1w/s1600/dilemma.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="153" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXVUI-6H0N96fK04RU7-cSWADg8bzmdIf1nR65WGh_QRZTyrnE55ezPHtjjgCPhRV5MFP4mrQtz08__ysIU_P3k3sb4xD94WlHNG2nGTzAunubOa6dX5NAOGhP2dXlZSac0sUxlpCo1w/s400/dilemma.jpg" width="400" /></a></div><br />
Ben bunu anlamıyorum... Arabada bir sorun yok, yolda bir sorun yok, havada bir sorun yok ama "güüüm", "paaaat", "çaaaat"... Sonrasında çığlıklar, belki kan, belki ölüm.. En hafifinden maddi hasar.<br />
<br />
- Gideceğiniz yere birkaç dakika, hatta birkaç saniye sonra gitmenizle uğrayabileceğiniz kayıp,<br />
<br />
- "Önce ben, hayır önce ben, senden önce ben" diye tatmin ettiğiniz egonuzun birine yol verdiğinizde alacağı hasar,<br />
<br />
- "Aman bana ne, beklesin.. Ben geçiyorum", "Polis de yok kamerada şu aradan kaçıveririm o gelmeden", "gaza yükleniveririm, fırtarım aradan" gibi detaylı senaryolar üretebilen beyinlerinizin kafanıza başka bir araç girdiği zaman alacağı hasar,<br />
<br />
... bu ya da herhangi bir kazadakinden daha mı çok?<br />
<br />
Tüm cevaplar "evet" olmalı ki, resimdeki kaza gözümün önünde oluverdi. Can kaybı ya da sürücülerde bir şey yok ama maddi hasar epey çok. Kazanın sebebi ne diye sormayın... Hiç...Ego... "Senden önce ben" düşüncesi...<br />
<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="color: #999999;"><br />
</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="color: #999999; font-size: x-small;">Not: Fotoğraftaki diagonal çizgi ne diye sorarsanız.. Arabamın camındaki çatlak. Ama bu kazadan kaynaklı değil.</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="color: #999999; font-size: x-small;"><br />
</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="color: #999999; font-size: x-small;">Not2: Bir süredir biriktirdiğim "kaza" arşivimi bir ara yayınlasam iyi olacak.</span>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-75342445532816578102011-05-12T09:39:00.000+03:002011-05-13T23:22:51.516+03:00Yaşam Hakkı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVEEa8zldpWVT9AJtDLp41pOrhjsOh-3YPixGW_8DhaU57iCzy7W55uJCdrzopRILGiboIORDFb2KmSuA5yxOMn_HVfpfDh-px1mYywF80crDyNnabCpOYZoy0Sr8Owp_Cq1VxXba0Rw/s1600/yasamhakki.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="210" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVEEa8zldpWVT9AJtDLp41pOrhjsOh-3YPixGW_8DhaU57iCzy7W55uJCdrzopRILGiboIORDFb2KmSuA5yxOMn_HVfpfDh-px1mYywF80crDyNnabCpOYZoy0Sr8Owp_Cq1VxXba0Rw/s400/yasamhakki.jpg" width="400" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Resimdekiler, Eryaman'da sıkça görülen manzaralardan; bir kaç detay haricinde....</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">- İki köpek de belediye tarafından işaretlenmiş.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">- Öndeki sırtı dönük köpeğin suratı ve alnı yaralı. Motosiklet çarpması ve yediği dayaklardan dolayı.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">- Daha gerideki köpek, çok fazla insanlara yakın. Ama sıkça dayak yediği için psikolojisi (!) bozulmuş ve nasıl davranacağını bilemiyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">- İki köpek de (resmin çekildiği an) bizim verdiğimiz kemikleri keyifle yiyorlar.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">- Karede görünmeyen bir bayanın köpeklere verdiği makarna ağacın altındaki kuşlar tarafından tüketiliyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">- Ağacın altında, yarıdan kesilmiş iki su bidonunda su var. Hem köpekler, hem kuşlar için.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">- Burası cadde kenarında bir park. İnsanlar gelip geçiyor, çocuklar oynuyor, yaşlılar (bu kelimeyi yazarken bi garip oldum) güneşleniyor ya da hava alıyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Çok gerekli ya; "bu kareyi oluşturan şey ne" diye düşündüm. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Hayvanlara olan sevgi mi? Çevrede sadece insanın değil, tüm yaratıkların sahip olduğu (ve tüm inançların/inançsızların savunduğu) "Yaşam Hakkı"na saygı ve bu hakkı koruma mı? Bu parka gelenlerin, bu hayvanlar için birşeyler yapanların hissettiği yalnızlık duygusu ve bağlanma ihtiyacı mı?</div><br />
"Üçü de olabilir, hatta üçü de" diye düşünürken, resmin üst köşesinde gördüğünüz binanın üçüncü katından bir bayanın attığı çığlıklar araya karışıyor. Önce anlamıyoruz ne söylediği, sonra yanımızdaki bayan bize tercüme ediyor: "O pis (!) hayvanları burada topluyormuşuz, onların tüyleri uçuşup evine giriyormuş (??!!!), astımı azıyormuş (??) , hepsini toplatıp uyutturacakmış (!!!!!!)."<br />
<br />
O an, hep yaptığım kişisel çözümlememi, içimdeki felsefik tartışmaları bırakıyorum. Bu sadece saygı... Yaşama, yaşamaya ve yaşatmaya... Hem kendimiz, hem çevremiz için...memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-40823075539385629302011-04-06T07:16:00.001+03:002011-04-06T07:17:37.116+03:00WaitingWhen you know you're gonna die a violent death, when that's the only way you can die...<br />
<br />
It's all about the waiting for that final storm...<br />
<br />
If the waiting doesn't kill you first.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="color: #999999; font-size: xx-small;">Being Human (US), S01E12</span>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-37926635643202929542011-02-03T20:18:00.001+02:002011-02-03T20:19:35.926+02:00Bırakıveriyorum Kendimi<div class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Calibri, sans-serif;"></span></div><div class="MsoNormal" style="font-size: small;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Calibri, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="color: #999999;">Son 3 kayıttan ikisinde Mine'ye yazdıklarımı yayınlamıştım, bu kez Buyçe'ye yazdığımdan bir bölümü </span><span class="Apple-style-span" style="color: #999999;">(başına açıklama amaçlı bir paragraf ekleyerek)</span><span class="Apple-style-span" style="color: #999999;"> yayınlıyorum...</span></span></div><div class="MsoNormal" style="font-size: small;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Calibri, sans-serif;"><br />
</span></div><div class="MsoNormal" style="font-size: small;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Calibri, sans-serif;"><br />
</span></div><div class="MsoNormal" style="font-size: small;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Calibri, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;"></span></span></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Calibri, sans-serif;">Gripin'in "Sen Gidiyorsun"u çok dinliyorum şu aralar, gidecek olan ben olsam da anlamlı geliyor bana. Geride bırakacaklarım bana bu şarkıyı söyleyecekmiş sanki, gittiğim için şikayetler edeceklermiş gibi... Geride kimi bırakıyorum dersen, vardır birileri elbet beni de seven ya.. Kalmıştır yani üç beş kişi...</span></div><div><span class="Apple-style-span" style="font-family: Calibri, sans-serif;"><br />
</span></div><br />
<div class="MsoNormal" style="font-size: small;"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Calibri, sans-serif;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: small;">Yeniliğin heyecanı var tabii ki, hem negatif hem pozitif yönde… İnsan belli yaşa gelince değişikliğin her türlüsü zor geliyor ya, ben komple bir değişikliğe kalkışıyorum. Daha önce hiç bulunmadığım bir şehre, hiç yürümediğim sokaklara ne kadar ev, ne kadar yuva diyebileceğim bilemiyorum… Yine de denemek zorundayım, belki iyi olur değişiklik :)</span></span></div><div class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Calibri, sans-serif;"><br />
</span></div><div class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Calibri, sans-serif;">Hep bi şekilde güvenceci biri oldum; hep bi şekilde bir yere ayağımı basmak, sırtımı dayamak istedim.. Bu kez böyle bir şey olmayacak ve her şey belirsiz durumda… Bu belirsizliktir ya insanı korkutan; başına ağrılar, ellerine titremeler getiren, gece gözlerin açık tavanı seyretmeni sağlayan…</span></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Calibri, sans-serif;">Her durumda belirsizlik var hayatımda; kalsam da ağrılar, titremeler, seyretmeler eksik değil ki.. Bir cesaret, bir gayret bunu da deneyeyim dedim; daha sonraki “keşke”lere fırsat vermemek için..</span></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Calibri, sans-serif;">Yani, bırakıveriyorum kendimi değişime, belkilere.. Yeni zeminler, yeni duvarlar bulabilecek miyim, birlikte göreceğiz… ;)</span></div>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-17632704117187969142011-01-12T10:48:00.001+02:002011-01-12T10:48:27.355+02:00Zeitgeist<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0EEzQ1ry1MnZVzGfyFvyqzSqTKUAnriG9zMMMF8s-vs3Cf7REurj0QJCHlHp-ruTOryh5VgWGZHTHBOozI5pA4FrbRd1YA_PFgxJNEjsoOK4AG5zLIDOmza1QuJ-A7J65XSvU9aAEXA/s1600/zeitgeist.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="251" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh0EEzQ1ry1MnZVzGfyFvyqzSqTKUAnriG9zMMMF8s-vs3Cf7REurj0QJCHlHp-ruTOryh5VgWGZHTHBOozI5pA4FrbRd1YA_PFgxJNEjsoOK4AG5zLIDOmza1QuJ-A7J65XSvU9aAEXA/s400/zeitgeist.jpg" width="400" /></a></div><br />
Din insanları, görünmez bir adamın varlığına, gökyüzünde yaşadığına, hayatınızın her gününün her dakikasında sizin yaptığınız her şeyi izlediğine gerçekten inandırmıştır. Ve, yapmanızı istemedği on maddelik bir listesi vardır. Eğer bunlardan birini, herhangi birini yaparsanız, zamanın sonuna kadar acı çekip yanarak çığlıklar atmanız için sizi göndereceği ateş, duman, kül ve işkence dolu özel bir yeri vardır.<br />
<br />
... Ama o sizi sever.<br />
<br />
Sizi çok sever ve paraya ihtiyacı vardır!<br />
<br />
- George Carlin<br />
<br />
<span class="Apple-style-span" style="color: #999999; font-size: xx-small;">Not: Ne kadar başarılı çevirdim, bilemiyorum.</span>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-47713855642262167852011-01-11T19:05:00.000+02:002011-01-11T19:05:40.597+02:00Fazla şişirilmiş balonFazla şişirilmiş bir balon gibiyim ya şu aralar.. içime şişirirlerken neler sokuşturdular ben bilmiyorum, şişirenler düşünsün diyeceğim mecburen, ben patlayınca onların üzerine sıçrayacak. Bunu düşününce hınzır bir sırıtma oturuyor yüzüme; o hiç olamadığım kötü adamların başlarını arkalarına atıp nihohaha sesleri ile gülebilmek istiyorum ya, ne alakaysa bahçem dediğim balkon saksılarımın içindeki boynunu eğip site bahçesinde güneşin tadını çeşitli oyunlarıyla çıkaran çocuklara bakan papatyalarım geliyor gözümün önüne.<br />
<br />
Ne alaka? çözümlemek lazım ya şu ara ne o kafa var, ne o istek… Aha bak yine, bişeyler daha sokuşturdular içime, ulan yeter şimdi sıçrayacam üstünüze içimde ne varsa hepsiyle… Keyifleniyordum ya bikaç gündür, yine kaçırdılar tadımı.. Kimler üzdü seni diye sorma sakın, “ben ve herkes” dışında bişey diyemiyorum…<br />
<br />
Hani demiştim ya, “artık beni üzen şeyler sadece kendi yaptıklarım, başkalarının bana yaptıkları değil”.. Güzel bi cümleydi, güzel bi karardı, değil mi?... Değil… Çünkü, devamında “başkaları artık beni üzemesin” diye insanlardan bir kaçış da geliyor. Başkaları için nedir durum bilmiyorum ama benim için “insansız” yaşamak mümkün değil, o yüzden keyiflendikçe, kendimi toparladıkça yine insan ilişkileri kurmaya yelteniyorum ama sonuç yine aynı oluyor… “İnsanlar suçlu değil demek ki, benim”.. ya da “benim artık insanlar arasında yerim yok”.. ya da “ben insan değilim galiba” gibi sonuçlar çıkıyor bundan…<br />
<br />
İnsan öyle ise, ben öyle yapamıyorsam… 1+1, sonucu belli.. her ne kadar bir artı bir’in iki etmediği konusunda saatlerce konuşmuş olup karşımdakini ikna etmeyi defalarca başarmış olsam da, bu kez karşımdakini ikna edemiyorum.. kendimi….<br />
<br />
Bana insanların koyduğu isimlerle yaşayamıyorum, insanların benden beklentilerini gerçekleştiremiyorum, kimseye bir şey vaat etmemiş olsam bile benden talep edilmiş şeyleri sağlayamıyorum… Yalnızlığın ötesinde bunun olduğunu söylemişlerdi.. ama söylenmesi değil yaşanması gerekmiş ya bir şeylerin, işte yaşamak böyle şeylere dönüştürüyor insanı.. Uzak, soğuk, tatsız, eğlencesiz, ayakta durmaya çalışan (kıyıda bir köşede)… hayatı ancak küçük detaylarda, kısacık anlarda yaşayabilen… hayatın tadına küçücük şeylerde varabilen, beklentileri/talepleri azalmış… ama yine de incinmeye açık, incinmeye hazır… “Beni bu noktadan incitebilirsiniz”, “şuram daha hassastır en çok orası acıtır”, “şuradan vurursanız hemen kırılır yıkılırım” diye bağırıyorum galiba.. Neon ışıklı yanıp sönen oklar dizmişim etrafıma, koca koca pankartlar açmışım kör gözün görebildiği….<br />
<br />
Başka bir şey olamaz, her şey tekrar, tekrar, tekrar ve tekrar olduğuna, aynı şeyi yaşadığıma / yaşatıldığıma göre… Daha da mı uzak olmak lazım? daha soğuk? Daha köşeye mi kaçmak lazım?... ya da artık ayakta durmaktan vazgeçip veda etmek?<br />
<br />
Ben en iyisi kombiyi azcık daha açıp soğuğu da dünyayı da bir kez daha dışarı hapsedeyim… Bir fincan daha kahve yapayım, şöyle yaz geceleri gibi koyu ve sıcak, üstelik en yıldızlısından… Bir parça çikolata yiyeyim, yine koyu, yine sıcak ama kaybolmak istediğim ormanlarda yetişen ekşi tadlarda.. Çiçeklerime de su vereyim, bu havada inatla yeşil kalmaya hatta çiçeğe durmaya kalkışmalarına ödül olsun… Güzel bir müzik açayım hem çiçekler hem kendim için; şöyle sakininden, evin içini dolduracak, ağır ama etkilisinden… Sonra gidip bir kez daha uzun bir duş yapayım, üzerime yapıştırılmış kirleri akıtması için bu kez daha sıcak olarak… Sonra kokularına göre yaptığım alışverişten bir yemek hazırlayayım kendime, çıtır ekmekli, söğüş domatesli…<br />
<br />
Bunlar kaldıysa elimde, kendime hala yaşadığımı hissettiren, onlara tutunayım o zaman… Kayıp gitmeye, sönmeye, çökmeye hazır ya da istekli olmadığıma göre…<br />
<br />
Elden, dilden başka ne gelir ki…<br />
<div><br />
</div>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-13311753423375038632011-01-03T19:11:00.001+02:002011-01-03T19:14:26.464+02:00Limonlu Naneli Şekerli bir Hayat<div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 12.0pt; mso-outline-level: 1;"><span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: 10pt;">Neden yazmışım, niye böyle yazmışım bilmiyorum ya.. Sevgili Mine'm bunu geri göndermiş bana, bu tadda bişeyler yazmamı istiyormuş... Yazın 50 derece sıcakta onları yazmışım, şimdi kışın 0 derecesinde ne yazarım bilemedim ya, buraya almak istedim....</span></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 12.0pt; mso-outline-level: 1;"><span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: 10pt;">Not: Limonlu, naneli ve şekerli olan şey aslında çay...</span></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 12.0pt; mso-outline-level: 1;"><span style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: 10pt;"><br />
</span></div><div class="MsoNormal" style="margin-bottom: 12.0pt; mso-outline-level: 1;"><br />
<div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small; margin-bottom: 12pt;"><span style="font-family: "Tahoma","sans-serif"; font-size: 10.0pt; mso-fareast-font-family: "Times New Roman";">From: memdali<br />
To: mine<br />
Subject: RE: limonlu naneli şekerli bir hayat<br />
Date: Tue, 3 Aug 2010 12:27:05 +0300<o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Ha ha...</span><span style="font-family: "Tahoma","sans-serif"; font-size: 10.0pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Mesaj alındı. Acaba yaşıyor mu kontrolü yapıldı, dışarıya bir şey hissettirilmemeye çalışılsa da “ulen ben mektup bekliyorum” hissi yaratıldı, sonra sohbete fırsat yaratmadan uzaklaşılıp asıl istenin mektup olduğu ortaya konuldu. Pek küsel...</span><span style="font-family: "Tahoma","sans-serif"; font-size: 10.0pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Ama pek sıcak; yakında beynim kulaklarımdan akacak ya da tüm vücüdumu kova içinde buzdolabına koyup donmamı bekleyecekler... Altyapı problemleri de had safhada; dün elektrikle uğraşıyorduk bugün su yok.. Gaz zaten yoktu, nerden tuttum da geldim ben bu semtin bu köşesine bilmem ya, aklımı şey edeyim...</span><span style="font-family: "Tahoma","sans-serif"; font-size: 10.0pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Millet tatilde, ben evde sıcakta pinekliyorum.. Gidemediğim için milleti kıskanmıyorum da, bütün müşterilerim de tatil modundalar... Çalışıp para kazanmam lazım, peşlerinde koşturmaktan helak oldum tık yok.. Bilmemne beyler ve hanımlar para yok diye işi 3 kuruşa yaptırmaya çalışırken 2şer 3er hafta tatillere gidiyorlar, deliriyorum...</span><span style="font-family: "Tahoma","sans-serif"; font-size: 10.0pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Sıcaktan mıdır bilmem aklımdan garip garip komik düşünceler geçiyor. En ufacık detayı görüp ya da kısacık bir cümleyi alıp onunla ilgili saçma sapan eğlenceli ve komik şeyler türetiyorum.. Hep ciddi oluşuma bakılırsa bana yakışmayan bi davranış bu. Etrafımdaki 2-3 kişiyi güldürebiliyor olmama bakılırsa aslında hep böyle mi olmam lazım acaba diyorum...</span><span style="font-family: "Tahoma","sans-serif"; font-size: 10.0pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Tahammülsüzlük ağır bi konu şu an için. Kafamı salladıkça beynimden guluk guluk sesler geliyor.. Nasıl seslermiş, “guluk”.. Katlanamama, sabır, anlayış, empati, cahillik, dışlama diye başlayıp giden bir dizi kelime/kavram sonrası aslında bir normalleşme isteği ve alışkanlıkların bozulmasına direnç var... “Ben mutlu mesut standart yaşamımı sürüyorum, hep böyle gitsin” diyenlere özgü bir davranış belki de.. Kim tepki göstermez ki buna, sonuçta çaba göstermen gerekir, kendini zorlaman gerekir yeni koşullara uyabilmek için.. Kimsenin de işine gelmez ki bu.. Asıl nokta ise bu değişime/yeniliğe/alışkanlık bozumuna nasıl tepki verildiği.. İnsanın özü orada ortaya çıkıyor, içinde ne olduğu gösterdiği tepki ile belirleniyor. En basitinden kaba dersin, öküz dersin, uyumsuz dersin, faşist dersin, ya da ne istersen... </span><span style="font-family: "Tahoma","sans-serif"; font-size: 10.0pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Ağır konu oldu bu hava için, oysa ben iç dekorasyon, bahçe, yemek tarifleri, moda, pop müzik konuşmak istiyorum... İçi boş, dışarıdan süslü laflarla serçe parmağım havada ingiliz fincanlarından seylan çayı içmek istiyorum. Bir elimde yelpazem, diğeri ile yüzümün yarısını kapatan gözlüklerimi başımın üzerine iitip “ay hayatım bak ebrunun kocası var ya...” diye başlayan sohbetler etmek istiyorum.. Bu sıcak başkasını kaldırmıyor...</span><span style="font-family: "Tahoma","sans-serif"; font-size: 10.0pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Afrikadan getirttiğim zenci kölem bugün ortalarda yok, bana palmiye dallarıyla yelpaze yapardı. Fransız aşcım şoförle kaçmış yoksa şimdi soğuk aperatifler atıştırıyo olurdum. Nitrojenle özel soğutulmuş banyomda papatya kokuları içerisinde applemartini yudumlar aşkımemnunun tekrar bölümlerini tavana monte ettirdiğim 500inç televizyonumdan seyrederdim..</span><span style="font-family: "Tahoma","sans-serif"; font-size: 10.0pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Tenime değen kumaşın bu kadar sıcak olabileceğini aklıma getirmeyen beynim böyle şeylere çalışıyor sadece. Ufak bir esinti çıktığında, soğuk içecek dolu bardağı elime aldığımda ya da klimalı bir mekana girdiğimde saniyelik olarak farkına varıyorum dünyanın...</span><span style="font-family: "Tahoma","sans-serif"; font-size: 10.0pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">“Diğer tarafa bu kadar hazırlık yaptığımız yeter, zaten bizi çıra olarak kullanmaya niyetlisin” haykırışları atmak istiyorum, ama o da izne çıkmış... Sıcağa bile tahammülsüzüz be yaw, hele ben şu günlerde özellikle.</span><span style="font-family: "Tahoma","sans-serif"; font-size: 10.0pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><br />
</div><div class="MsoNormal"><span class="Apple-style-span" style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 13px;">İçim bir dışım bir... Elim de dilim de aynı... Bu kez de böyle olsun, sonuçta ben, bugünlerde, buyum.</span></div><div class="MsoNormal"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">Sevgiler,</span><span style="font-family: "Tahoma","sans-serif"; font-size: 10.0pt;"><o:p></o:p></span></div><div class="MsoNormal" style="font-family: Tahoma, sans-serif; font-size: small;"><span style="font-family: Arial, sans-serif; font-size: 10pt;">M.</span><span style="font-family: "Tahoma","sans-serif"; font-size: 10.0pt;"><o:p></o:p></span></div></div>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-85119278371775788712010-12-27T18:34:00.001+02:002010-12-27T18:35:38.353+02:00Neyleyim....<div style="font-family: Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 12px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 5px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 5px;">Canım benim güzel annem,<br />
Bir solukuk izin ver.</div><div style="font-family: Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 12px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 5px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 5px;"><br />
Analık hakkınla bağlama beni.</div><div style="font-family: Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 12px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 5px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 5px;"><br />
Aşk</div><div style="font-family: Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 12px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 5px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 5px;">dedim,</div><div style="font-family: Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 12px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 5px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 5px;">sevda dedim;</div><div style="font-family: Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 12px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 5px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 5px;">Umut</div><div style="font-family: Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 12px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 5px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 5px;">dedim,</div><div style="font-family: Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 12px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 5px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 5px;">kavga dedim.</div><div style="font-family: Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 12px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 5px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 5px;"><br />
Elimde gençliğim vardı;</div><div style="font-family: Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 12px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 5px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 5px;"><br />
Onu verdim.....</div><div style="font-family: Arial, Tahoma, Verdana; font-size: 12px; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 5px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 5px;"><br />
</div><div style="font-family: Arial, Tahoma, Verdana; margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px; padding-bottom: 5px; padding-left: 0px; padding-right: 0px; padding-top: 5px;"><div style="font-size: 12px;">Neyleyim.</div><div style="font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-size: 12px;"><br />
</div><div style="font-size: 12px;"><br />
</div><a href="http://www.youtube.com/watch?v=bBOaIJ6jJXk"><span class="Apple-style-span" style="color: #999999; font-size: xx-small;">http://www.youtube.com/watch?v=bBOaIJ6jJXk</span></a></div>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-16086466758869122672010-12-24T19:46:00.002+02:002010-12-24T19:48:03.182+02:00Çöküntü<span class="Apple-style-span" style="color: #cccccc; font-size: xx-small;">Blog camiasında yaygın olduğu üzere; "bu sabah uyandım", "bugün yemek yedim", "bugün bi hatun gördüm offf taş gibiydi" gibi şeyleri yazmayı sevmiyorum/tercih etmiyorum aslında. Hep iç dünyam, düşündüklerim ya da yarattıklarım üzerine yazmak istiyorum ama arada başka şeyler de kaçabiliyor. Bir ara Kostak ile ilgili yazdıklarım şikayet edilmişti ya, onun gibi... Yine o tarz bir yazı olacak...</span><br />
<span class="Apple-style-span" style="font-size: xx-small;"><br />
</span><br />
<br />
<div style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: xx-small;"><br />
</span></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-qhyphenhyphencZl1i7cD6YeqDlcqNy8u1uooRZOILbQpTTcf7ouSYHnyBH_wgncIyu-H038t3Tcc1dj7vsuI-t-2EbA3XkhVusSOPR6sjGFggkdzD2Fud4FDU21gcCmaEVeq1BjhCkIEnHoJktQ/s1600/footsteps.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="315" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-qhyphenhyphencZl1i7cD6YeqDlcqNy8u1uooRZOILbQpTTcf7ouSYHnyBH_wgncIyu-H038t3Tcc1dj7vsuI-t-2EbA3XkhVusSOPR6sjGFggkdzD2Fud4FDU21gcCmaEVeq1BjhCkIEnHoJktQ/s320/footsteps.jpg" width="320" /></a></div><div style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: xx-small;"><br />
</span></div><div style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px;"><span class="Apple-style-span" style="font-size: xx-small;"><br />
</span></div><div style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px;">Kendine bir yol çizmeye çalışırsın, amacın bir yere varmaktır ama o yerin ne olacağını bilemiyor/planlayamıyorsundur. Önemli olan yolda ilerlemek dersin, durmak sana bir şey kazandırmayacaktır bilirsin. </div><div><br />
</div><div>Birileri geçer gider yanından, bazılarını farketmezsin bile. Kimi kolundan tutup seni durdurmaya çalışır, kimi sırtına binmeye. Nadiren birileri "terlemişsin al bi bardak su iç" der. Bazen eski tanıdıkları görürsün, artık seni tanımak istemeyen. </div><div><br />
</div><div>Ayağın takılır yoldaki engellere bazen, bazen koca çukurlar olur üzerinden atlamaya çalıştığın (ve beceremediğin). Yüzün koyun kapaklanırsın bazen, ağzına burnuna toprak dolar. Bazen ellerinle korunmaya çalışırsın, avuçların yara olur...</div><div><br />
</div><div>Yine de "kalkmak lazım" dersin ya, demen gerektiğini düşünürsün. Yola devam etmektir önemli olan; kanayan dizlerin, kanayan avuçların, gözündeki toz değil..</div><div><br />
</div><div>İşte öyle bir gün(dü) bugün. Tekrarından kaçınmak gerek, ama önce yola devam etmek... </div><div><br />
</div><div>Bir ayak diğerinin önüne.... Sonra diğeri....</div>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-4889397208636078102010-12-11T09:00:00.001+02:002010-12-11T09:00:27.435+02:00Sezonun ilk karı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjflPlG_kniecZYgeM6bDTiRMQdDmnzH1lZVgNomXZj1JqqPJqXvfiDbZYbgiyLZr3dzywg7ROuVzxfGacc8uaCZyRtKeazYvgdU4CQkLaA8rLWSS7Y1FnY-8UVyn5fQYmE2XZhwUzzPA/s1600/ilkkar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="235" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjflPlG_kniecZYgeM6bDTiRMQdDmnzH1lZVgNomXZj1JqqPJqXvfiDbZYbgiyLZr3dzywg7ROuVzxfGacc8uaCZyRtKeazYvgdU4CQkLaA8rLWSS7Y1FnY-8UVyn5fQYmE2XZhwUzzPA/s400/ilkkar.jpg" width="400" /></a></div><div style="text-align: center;">11 Aralık 2010 sabahı, saat 08:49 itibarı ile Eryaman'dan bir görüntü, "sezonun ilk karı"...</div>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-81881138726288791372010-11-15T22:06:00.000+02:002010-11-15T22:06:29.795+02:00Bugün Hayat<div style="margin-bottom: 0px; margin-left: 0px; margin-right: 0px; margin-top: 0px;">Aslında, günlerim nasıl geçiyor anlatmak isteği ile başladım yazmaya... Kendi küçük eğlencelerimi... Olmayan düzenimi... Olmayan gelecek planlarımı anlatmak istiyordum... Hayatımda ilk defa bir evin bana büyük geldiğini hissettiğimden, yine eski çalışma tempoma dönüp günde nerede ise 16 saat çalışıp araya da garip bir hayat sıkıştırdığımdan, çok yorgun olduğumdan ve yine kilo verdiğimden başlayacaktım... Net, kısa ve açık bir şekilde; şunu yaptım, şu haltı yedim, başıma bu geldi, şunu gördüm... Sonra yine hayat cümleleri dökülmeye hazırlandı parmaklarımdan...</div><br />
Konular aynı konulardı, daha önce defalarca yazdığım şeylerin farklı durumlarıydı sadece:<br />
<br />
Eskiden yalnızlıktan şikayet edermişim, "gündüzleri kalabalık arasında yalnızken...." diye başlayan cümleler kurarmışım... Aslında yalnızlığı tek kişi ile paylaşıyormuşum, onu hayatımın olmasa da günümün merkezine koyuyormuşum; gece yine yalnızmışım - ona o kadar değer veriyormuşum ama gecemi onunla paylaşamıyormuşum... Ve o geceler hiç kolay geçmiyormuşş... Gün olsun da ona kavuşayım diye düşündüğüm çok oluyormuş. Ama, o da artık hayatımda olmayanlardan biri oluvermiş, bense onu özüyormuşum... Kavuşmayı sağlamam mümkün olmadığı için acıyı yoketmenin yollarını keşfetmeye başlamışım... Ve, ilk yok olan acı, yalnızlık olmuş...Özlemin acısı varmış sırada, sonra ihanetinki... Sonrasında sıralanan çeçit çeşit, zehir yeşili acılar sırada beklermiş... Kahrolası bir sabır da varmış bende ya, taşı büken, kutsallara layık olan... Biri gitti, kaldı iki diye devam ediyormuşum günlerime, gecelerime... Sabır ile keşfediyomuşum acının zayıf yönlerini, nasılını, ne zamanını... Sabır, doğru anı-koşulu beklemeni sağlıyormuş belki ama bu bekleyişle tükettiğin şey ise yine hayat oluyormuş, ömrün oluyormuş. Bu kadar sabrın içerisinde kendime şaşırıyormuşum.... Neden ve nasıl hala devam edebildiğime... Nasıl en dibi gördüğüm halde hala yüzeye çıkabilmek için çaba gösterdiğime... Bazen çaba gösterecek gücü nereden bulabildiğime, bazen ise nasıl olup da hala dibe çarpmadığıma...<br />
<br />
<div><br />
</div><div>Ama onları dökülemeden başka şeyler doluştu beynime... Başka hisler, duyu organları ile algılanan daha basit şeyler ve o anları anlatmak istedi parmaklarım:</div><div><br />
</div><div>Bugün nasıl olup da babamın mezarını temizlerken parmaklarımın arasından kayan zambak yapraklarını, 77 yaşında bir kadının evine misafir olduğumu, ona sarıldığımda gözlerinden akan yaşları ve kollarımın arasındaki çökmüş/eskimiş vücudundaki kemiklerin batışını, annemi mutlu edebilmek için özel traş olmak üzere gittiğim berberin kolduğunda içim geçtiğinde beni uyandırmak için nazik dokunuşunu, balkondaki papatyanın sarı sıcak çiçeklerinden yansıyan güneş ışığını, az kaldı sabaha kadar arabada unutacağım alışveriş poşetinin içerisindeki birkaç elmanın neredeyse içerisindeki suyu ve tadı hissettiren sert ve soğuk dokunuşunu, doğduğum köydeki baskın kokunun artık pişmiş kil değil, gübre olduğunu farketmemi.... </div><br />
<br />
Detaylar üzerine küçük kareler..Küçük hisler, küçük hissedişler... Kopuk, karmakarışık, sırası ve düzeni bozuk, nereye gideceği belli olmayan...<br />
<br />
Tıpkı.... bana kendini hissettirmeye çalışan hayat gibi, benim kendi hayatım gibi...memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-33570349039873635702010-10-15T09:30:00.003+03:002010-10-15T14:51:42.839+03:00Pixar YaramazlıklarıSabahın köründe uyandığım başka bir gün daha. Öylesine takılırken Toy Story 3'ün sonuna tekrar bi göz gezdireyim dedim...<br />
<br />
Gözüme takılan şey, şu solda arkada duran şey oldu: Totoro... <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmj95vWF8sH4jiPsnzaFhDumCVWaDh9cmlwcFAtMvof1bxb3BxfiH4AgzeonRfw4Y3ZX_dADd36fGLrtr0XJuO80PW8gQpq8zCJqHNpXL3MtL8VQJIcbZM2A6sRe6BmjKPNFTwVxwJgQ/s1600/toystory3_1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="177" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmj95vWF8sH4jiPsnzaFhDumCVWaDh9cmlwcFAtMvof1bxb3BxfiH4AgzeonRfw4Y3ZX_dADd36fGLrtr0XJuO80PW8gQpq8zCJqHNpXL3MtL8VQJIcbZM2A6sRe6BmjKPNFTwVxwJgQ/s320/toystory3_1.jpg" width="320" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Totoro, Hayao Miyazaki'nin '80'lerde yaptığı bir çizgi filmdeki ana karakter... Toy Story 3'te ne işi var derken, filmde birkaç yerde göründüğünü farkettim..</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://www.slashfilm.com/wp/wp-content/images/zz786244f5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><br />
</a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfWGMQdZPUAiI_oLkAYMn2yxGd2XdEqfXDqJixF0lH6WOsRMreN7HCTcn5-dQrvfllgBebW77pARlc3L9kGf4CUmPrpvwHmfayK_D1XUa2MoNLoeUVNIaqHYPHQNRjl-zTbmJOPKpDvw/s1600/toystory3_2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="177" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfWGMQdZPUAiI_oLkAYMn2yxGd2XdEqfXDqJixF0lH6WOsRMreN7HCTcn5-dQrvfllgBebW77pARlc3L9kGf4CUmPrpvwHmfayK_D1XUa2MoNLoeUVNIaqHYPHQNRjl-zTbmJOPKpDvw/s320/toystory3_2.jpg" width="320" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://www.slashfilm.com/wp/wp-content/images/zz786244f5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> </a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNIY5QZgrO8M7ep9bjMHPqyR_FG3Pi8mYWb2izlsaCS1FLrNwEJz-Ir_IWseP9gIFU0z-jSAcZRNB-pmaH3b_F3dKhRgDaSoNltUrw7SPsCo7nDqeb-GVwj2NDmuDrp5Pm8h6xu3t09g/s1600/toystory3_3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="177" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNIY5QZgrO8M7ep9bjMHPqyR_FG3Pi8mYWb2izlsaCS1FLrNwEJz-Ir_IWseP9gIFU0z-jSAcZRNB-pmaH3b_F3dKhRgDaSoNltUrw7SPsCo7nDqeb-GVwj2NDmuDrp5Pm8h6xu3t09g/s320/toystory3_3.jpg" width="320" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://www.slashfilm.com/wp/wp-content/images/zz786244f5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> </a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWq2vTj21Iwt5YsU4P6NWfFnle8RdICmP5BnW0sLescjlDzOKXK6cUwADKc1949eBRui9D4YUehNcG0TYRobmzXDRbRhBDtGTEHOyOfpcgXKH7ch37HJQo_AMxVGIWD8I6ftxQauCVVA/s1600/toystory3_4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="177" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWq2vTj21Iwt5YsU4P6NWfFnle8RdICmP5BnW0sLescjlDzOKXK6cUwADKc1949eBRui9D4YUehNcG0TYRobmzXDRbRhBDtGTEHOyOfpcgXKH7ch37HJQo_AMxVGIWD8I6ftxQauCVVA/s320/toystory3_4.jpg" width="320" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://www.slashfilm.com/wp/wp-content/images/zz786244f5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"> </a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhq_WVCu_IYIb3h_UTXb1O_6paBc0ci2baidNS5G6PsMghHs1bPZ_XOPPBCCOWR7MnzLqqYfhBooCsUGSk6qEQkzlT7yC3mqd5V6FozI0DNTR_6SS7eNw3ZH9vXJ05PYy0aVyOUlgCu0g/s1600/toystory3_5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="177" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhq_WVCu_IYIb3h_UTXb1O_6paBc0ci2baidNS5G6PsMghHs1bPZ_XOPPBCCOWR7MnzLqqYfhBooCsUGSk6qEQkzlT7yC3mqd5V6FozI0DNTR_6SS7eNw3ZH9vXJ05PYy0aVyOUlgCu0g/s320/toystory3_5.jpg" width="320" /></a></div><br />
<br />
Tabii ki, hemen gidip Google Amca'ya sordum ve birkaç yerde Totoro'yu görerek aslında ne kadar kör olduğumu farkettim.<br />
<br />
Şu linklere bi bakalım lütfen:<br />
<a href="http://www.slashfilm.com/2010/06/18/toy-story-3-easter-eggs/">Toy Story 3 Sürpriz Yumurtaları</a><br />
<a href="http://www.slashfilm.com/2008/06/27/wall-e-easter-eggs/">Wall-E Sürpriz Yumurtaları</a><br />
<a href="http://www.slashfilm.com/2009/05/31/easter-eggs-in-pixars-up/">Up Sürpriz Yumurtaları</a><br />
<br />
Bu arada da "Monsters, Inc. 2"nin yolda olduğunu öğrendim, pek sevindim... Darısı "The Incredibles 2"ye...memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-80359322424773448242010-09-16T20:04:00.000+03:002010-09-16T20:04:13.638+03:00Atladığım HaltlarBir süredir yediğim haltları buraya aktarmadığımı farkettim... Buyrunuz ettiğim haltlar:<br />
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgN-vEQE9SPlL5D7FToRdwsfBwG3Ad2ubD6XkBms1aBMIPzvXF_FHNUMutYD37sLTjrNRMqHRSJ9Zf1HHCVYU3yQ9Xs7k5RRsZn8H6OLf7646QQg8efZ4P9eQy3bMwMhnNXnzdDL_rElQ/s1600/m_eyayinlari.JPG"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgN-vEQE9SPlL5D7FToRdwsfBwG3Ad2ubD6XkBms1aBMIPzvXF_FHNUMutYD37sLTjrNRMqHRSJ9Zf1HHCVYU3yQ9Xs7k5RRsZn8H6OLf7646QQg8efZ4P9eQy3bMwMhnNXnzdDL_rElQ/s320/m_eyayinlari.JPG" /></a><br />
<a href="http://www.eyayinlari.com/">e Yayınları</a><br />
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyMhOFp0bnfE9hpM72rxAsyIc2bdS8nOnGgOXf-w0xE_kkKbvqnll1cMJfGttZ9iu5-4u-MkydqlB7M-au72-BWZhDBRDigp-DHRve7zJOlC5OfxNT_oAdX75iHPTDN7lQzDrbBJDElg/s1600/m_saklibag.JPG"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhyMhOFp0bnfE9hpM72rxAsyIc2bdS8nOnGgOXf-w0xE_kkKbvqnll1cMJfGttZ9iu5-4u-MkydqlB7M-au72-BWZhDBRDigp-DHRve7zJOlC5OfxNT_oAdX75iHPTDN7lQzDrbBJDElg/s320/m_saklibag.JPG" /></a><br />
<a href="http://www.saklibag.com/">Saklıbağ</a><br />
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrqPtt4mMxaXZaekefJy0qXeLpfOszRhNK5Eg9geTuWLMjdVUOzAfdso20nmAUPLec10AvbipnBAyEju8g6b4suH9GO4R2CqB-oSh8367LWXysAo0xeYOhojDRX1dMCJfUbMIACWe2tw/s1600/m_fotojenik33.JPG"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrqPtt4mMxaXZaekefJy0qXeLpfOszRhNK5Eg9geTuWLMjdVUOzAfdso20nmAUPLec10AvbipnBAyEju8g6b4suH9GO4R2CqB-oSh8367LWXysAo0xeYOhojDRX1dMCJfUbMIACWe2tw/s320/m_fotojenik33.JPG" /></a><br />
<a href="http://www.fotojenik33.com/">Fotojenik33</a><br />
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeaDyh0jEs8RIFOv1f2XRO9a6D84qEPVR-jIqRc7vwxtpBq6v8Sg0N09T7RemD87zpzZjvLaFVgOOnhXP8uan9StZ_hhV2Lg7AqmG8jG0eIlPrvWgRJPGG881tQnInMiYleMCQJc7x0Q/s1600/m_artbosphorus.JPG"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgeaDyh0jEs8RIFOv1f2XRO9a6D84qEPVR-jIqRc7vwxtpBq6v8Sg0N09T7RemD87zpzZjvLaFVgOOnhXP8uan9StZ_hhV2Lg7AqmG8jG0eIlPrvWgRJPGG881tQnInMiYleMCQJc7x0Q/s320/m_artbosphorus.JPG" /></a><br />
<a href="http://www.artbosphorus.com/">Artbosphorus</a>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-19818069040377949232010-09-16T10:00:00.000+03:002010-09-16T10:00:28.567+03:00Müzik Alıntısışuracıkta oturup,<br />
yanıp tükenişimi izleyeceğim.<br />
hiç dert etmiyorum,<br />
çünkü bunun<br />
canımı yakışını seviyorum.<br />
<br />
şuracıkta durup,<br />
kendi ağlayışımı dinleyeceğim.<br />
hiç dert etmiyorum,<br />
çünkü senin<br />
bana yalan söyleyişini seviyorum.<br />
<br />
<span style="color: #666666; font-size: xx-small;">Not: Ben demedim, ben artık bunu demiyorum. Eminem ve Rihanna söylemiş, "Love the way you lie"... Olabildiğince çevireyim dedim.</span>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-28879884801409387452010-09-14T08:59:00.001+03:002010-09-16T09:51:08.823+03:00"İyi" TaktiğiUzun zaman önce keşfettiğim bir taktik vardı... Herhangi bir sohbette muhatap olmak istemediğim biri benimle konuşmya çalışırsa, ne sorarsa sorsun "iyi" derdim...<br />
<br />
<span style="color: #741b47; font-family: "Courier New", Courier, monospace;">- Nasılsın?</span><br />
<span style="color: #0b5394; font-family: "Courier New", Courier, monospace;">- İyi.</span><br />
<br />
<span style="color: #741b47; font-family: "Courier New", Courier, monospace;">- İşler nasıl?</span><br />
<span style="color: #0b5394; font-family: "Courier New", Courier, monospace;">- İyi.</span><br />
<br />
<span style="color: #741b47; font-family: "Courier New", Courier, monospace;">- Anne nasıl?</span><br />
<span style="color: #0b5394; font-family: "Courier New", Courier, monospace;">- İyi.</span><br />
<br />
Örnekleri siz çoğaltabilirsiniz. Bu sorulardan birine "kötü" ya da "fena değil" desem; "hayırdır birşey mi var?", "neden kötü?", "yapabileceğim bir şey var mı?", "anlatmak istersen buradayım" gibi cümleler ile muhabbeti uzatma şansını vermiş olacağımı bildiğim için, ben "iyi" ile geçiştirirdim. "İyi"den sonra karşı tarafa söyleyecek bir şey kalmaz, en çok yeni bir soru bulmaya çalışır, o soruya da "iyi" yanıtını alırdı. Kısacık bir sürede sorabilecekleri tükenir, ben de kendi işime bakardım.<br />
<br />
Bu taktiğimi 1-2 kişiye de öğretmiştim ya da farketmelerini sağlamıştım. Eminim bazı zamanlarda işlerine yaramıştır.<br />
<br />
Sonra ne oldu? Geçtiğimiz günlerde, telefonda bana "iyi taktiği" uygulandı... Bozuldum, kırıldım, üzüldüm ama ne çare. "Demek ki, kendi silahım ile vurulma zamanım da gelmiş" dedim, "bu kadar olmuşuz ha" dedim, hızlı bir veda kelimesi ile telefonu kapattım ve içimdeki boşluğa bir damla daha ekleyerek günüme devam ettim.memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-66491415969025975962010-08-28T11:08:00.002+03:002010-08-28T11:09:01.613+03:00"Dışardakiler" alıntısı<blockquote>Kitlelerin herhangi bir nedenden ötürü sıkıntıda oldukları dönemlerde, düzenli işlerine daha sonra taze bir güçle sarılmak için zaman zaman başka millete, ırka, dine, renge sahip olan kesimleri, kendi hoşnutsuzluklarını dışa vurabildikleri bir günah keçisi (şamar oğlanı) haline getirmeleri modern uygarlığın bir işlevi sayılır. Günah keçisi olabilme özelliği, ancak zayıf ve tarihte ezilmiş ya da sosyal açıdan geri bıraktırılmış milletlerde bulunur, zayıf oldukları ya da tarihte baskı altında tutuldukları için, ceza çekmeden onlara kolaylıkla yeni baskılar uygulanır. Amerika'da zenciler, Batı Avrupa'da bazı İtalyanlar da bu durumdadır.</blockquote><span style="font-size: xx-small;">Rosa Luxemburg, Toplu Eserler, cilt 4, s.324</span>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-67283496020132558372010-07-28T19:55:00.000+03:002010-07-28T19:55:44.791+03:00Hoşçakal<p><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJUrngpfGXY1y3Bf45P6YFc6Px4ctvvMCaxBCya109zRyh8608yRoa-zGXRDdXybC3C6d26GFyfqDCYxd5VJCIA8JKaIHoyVsQvmYuuR5wX8xMnP6wOM9QADPzi1Zk-W2qRv8zc1h86w/s1600/hoscakal.jpg"><img border="0" bx="true" height="280" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJUrngpfGXY1y3Bf45P6YFc6Px4ctvvMCaxBCya109zRyh8608yRoa-zGXRDdXybC3C6d26GFyfqDCYxd5VJCIA8JKaIHoyVsQvmYuuR5wX8xMnP6wOM9QADPzi1Zk-W2qRv8zc1h86w/s400/hoscakal.jpg" width="400" /></a></p><br />
"Biri" vardır hayatında...<br />
<br />
Konuştuğun, dertleştiğin, paylaştığın, yaşadığın ve yaşattığın biri... Yaşamında ona bir yer verir, kimi zaman tüm yaşamını o haline gitirirsin... Hayatını ona göre ayarlar, hayatını ona göre yaşarsın... O, senin için öncelik ve değer sahibidir; kimi zaman onun önceliğini kendininkilerden önde tutarsın, onun bunu istemesine gerek kalmadan. Tüm yaşam alışkanlıklarını ona göre değiştirmeye başlarsın; hayatında ona bir yer oluşturabilmek için, yüreğinde sıcak, rahat bir yer bulabilsin, oraya zorlanmadan sığabilsin, orada rahat etsin diye...<br />
<br />
Hüznü de sevinci de onunla yaşarsın; günlük hayatını da, günlük hayatın dertlerini de onunla paylaşırsın, bir dokunuş ya da bir kaç cümle ile... En kötü gününde ona sarılmak, senin bozuk olan moralini yerine getirir, sorunlarınla başedebilmek için güç toplarsın... Onun sorunları, moralsizliği seni de etkiler ve onun iyi hissetmesi için elinden geleni ardına koymazsın...<br />
<br />
Kimi zaman aile dersin ona, kimi zaman sevgili, kimi zamansa bir arkadaş olur. Bir yoldaş, bir dosttur bazen. Hatta artık insanlaşmış bir hayvan bile olabilir. Ne olursa olsun, "o" herhangi biri ya da bir tanıdık değil; o, "biri"dir. <br />
<br />
Yıllarını birlikte geçirir emek verirsin ona, karşılığını da görerek; saygı, ilgi, duygu paylaşırsın. Artık senin bir parçan olmuştur o, vazgeçilmezindir; onsuz olamayacağını, varlığını sürdüremeyeceğini düşünürsün. Yaşadığın herşeyde, atacağın her adımda onu düşünür, her türlü planına onu da dahil edersin. Edersin, çünkü o senin hayatında artık iyice belirgin bir yere sahiptir ve onsuz kendini yarım hissedersin...<br />
<br />
O artık sen olur, onsuz artık eksiksindir. Uzaksan aklın ondadır, arayıp sesini duymak istersin, açıp resmine bakarsın sık sık... Sürekli onu anmak, ondan konuşmak istersin... Sensiz ne yapmaktadır, bulunduğu yer sıcak, rahat ve sığabileceği kadar geniş midir diye düşünürsün... Kavuşmak ise yüzüne kocaman gülücükler oluşturan bir törendir, sen yine tam hissedersin kendini...<br />
<br />
Sonsuza kadar sürmez bu durum, bir gün en büyük kabusun gerçek olur. Kişisel bir seçim, anlamsız bir kavga, yolun bitmesi ya da ölüm girer araya; kaçınılmaz son...<br />
<br />
"O", artık yoktur hayatında...<br />
<br />
Bir avuç toprak, bir el sallayış, birkaç kelime ya da birkaç satır ile veda etmek zorunda kalırsın; giden nereye gidiyor olursa olsun. "Hoşçakal" dersin basitçe. Daha fazlası dökülmez avucundan, dudaklarından... Basit, sade bir tek kelime: "Hoşçakal"...<br />
<br />
Giden bilemez, bir parçasını beraberinde götürdüğü geride kalanın halini. Artık ne bütünlük kalmıştır, ne eski yaşamın. Nereye gidersen git, ne yaparsan yap farketmeyeceğini anlarsın. Onun yeri doldurulamaz bir hale gelmiştir. Duruma göre ailenin geri kalanına sarılsan, yeni bir sevgili edinsen, yeni bir yoldaş bulsan, yeni bir arkadaşla tanışsan ya da yeni bir hayvan edinsen de farketmez. İçindeki, ona ayrılmış yer tam olarak dolmaz.<br />
<br />
Kullanılan o tek basit kelime "hoşçakal" farklı anlamlar yüklenir... Artık hissedilen yalnızlığın adı olmuştur, içeride kalan boşluğun.. Gözlerden dökülen, kontrol edilemeyen yaşlar olur hoşçakal. <br />
<br />
Basit bir kelimedir 'hoşçakal', geride kalanın eksik hissetme durumunu ifade eder.memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-13969311020781185582010-07-03T21:58:00.001+03:002010-07-03T22:18:37.004+03:00Kostak (2007-2010)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><span style="font-size: x-large;"></span><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhe2loQJ3sjSgJcxd2_7mA_lMDSX-hqcgjrg-wSwOC59z9kQzsBQxGEOMigO7LX0uXqbSeDpEKzjtvcVoYQQBV56mtYfWTrn6R-Zh9kVik1OvS1BbcGC0tYIKl_0fBOzmc1G2DtQz8aVA/s1600/k.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="640" rw="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhe2loQJ3sjSgJcxd2_7mA_lMDSX-hqcgjrg-wSwOC59z9kQzsBQxGEOMigO7LX0uXqbSeDpEKzjtvcVoYQQBV56mtYfWTrn6R-Zh9kVik1OvS1BbcGC0tYIKl_0fBOzmc1G2DtQz8aVA/s640/k.jpg" width="448" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Az önce iki buçuk yıldır hayatımı paylaştığım, benim için dört ayaklı bir ev hayvanından çok daha fazla şey ifade eden oğlumu gömdüm... </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bir hafta önce evden kaçmıştı; her seste balkona fırlar, her an dönecek diye beklerken, bina görevlisinin uyarısı ile bir duvar köşesinde, bir araba altında ezildiği belli olan vücuduna ulaştım.. Gömdüm ya, o ilk kürek toprağı atmak o kadar zor geldi ki...</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Şu an bok bok bok bok gibiyim... </div><div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;"><br />
</div>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-5858359271680425608.post-43873791733031056552010-06-29T19:00:00.000+03:002010-06-29T19:00:14.025+03:00Kayıp Kedi<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimNJCEenDCk0H-oY1_bRYZOHTfHKYAO_ij7Qx3uTZeOA-AJH7JepB7nTn_RNgiLvi0Ut6Y5rEy-Z126-Wy9A4eTND42QU21LMbnKNfQFdPJnfNjbrRu8PPUKZ5Xq9obC14Mq7Opy_OGA/s400/kayipkedi.jpg" width="302" /></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">:(</div>memdalihttp://www.blogger.com/profile/01863133279637607488noreply@blogger.com0