12 Mayıs 2011 Perşembe

Yaşam Hakkı


Resimdekiler, Eryaman'da sıkça görülen manzaralardan; bir kaç detay haricinde....

- İki köpek de belediye tarafından işaretlenmiş.
- Öndeki sırtı dönük köpeğin suratı ve alnı yaralı. Motosiklet çarpması ve yediği dayaklardan dolayı.
- Daha gerideki köpek, çok fazla insanlara yakın. Ama sıkça dayak yediği için psikolojisi (!) bozulmuş ve nasıl davranacağını bilemiyor.
- İki köpek de (resmin çekildiği an) bizim verdiğimiz kemikleri keyifle yiyorlar.
- Karede görünmeyen bir bayanın köpeklere verdiği makarna ağacın altındaki kuşlar tarafından tüketiliyor.
- Ağacın altında, yarıdan kesilmiş iki su bidonunda su var. Hem köpekler, hem kuşlar için.
- Burası cadde kenarında bir park. İnsanlar gelip geçiyor, çocuklar oynuyor, yaşlılar (bu kelimeyi yazarken bi garip oldum) güneşleniyor ya da hava alıyor.

Çok gerekli ya; "bu kareyi oluşturan şey ne" diye düşündüm. 

Hayvanlara olan sevgi mi? Çevrede sadece insanın değil, tüm yaratıkların sahip olduğu (ve tüm inançların/inançsızların savunduğu) "Yaşam Hakkı"na saygı ve bu hakkı koruma mı? Bu parka gelenlerin, bu hayvanlar için birşeyler yapanların hissettiği yalnızlık duygusu ve bağlanma ihtiyacı mı?

"Üçü de olabilir, hatta üçü de" diye düşünürken, resmin üst köşesinde gördüğünüz binanın üçüncü katından bir bayanın attığı çığlıklar araya karışıyor. Önce anlamıyoruz ne söylediği, sonra yanımızdaki bayan bize tercüme ediyor: "O pis (!)  hayvanları burada topluyormuşuz, onların tüyleri uçuşup evine giriyormuş (??!!!), astımı azıyormuş (??) , hepsini toplatıp uyutturacakmış (!!!!!!)."

O an, hep yaptığım kişisel çözümlememi, içimdeki felsefik tartışmaları bırakıyorum. Bu sadece saygı... Yaşama, yaşamaya ve yaşatmaya... Hem kendimiz, hem çevremiz için...

Hiç yorum yok: