Bir süredir yediğim haltları buraya aktarmadığımı farkettim... Buyrunuz ettiğim haltlar:
e Yayınları
Saklıbağ
Fotojenik33
Artbosphorus
16 Eylül 2010 Perşembe
Müzik Alıntısı
şuracıkta oturup,
yanıp tükenişimi izleyeceğim.
hiç dert etmiyorum,
çünkü bunun
canımı yakışını seviyorum.
şuracıkta durup,
kendi ağlayışımı dinleyeceğim.
hiç dert etmiyorum,
çünkü senin
bana yalan söyleyişini seviyorum.
Not: Ben demedim, ben artık bunu demiyorum. Eminem ve Rihanna söylemiş, "Love the way you lie"... Olabildiğince çevireyim dedim.
yanıp tükenişimi izleyeceğim.
hiç dert etmiyorum,
çünkü bunun
canımı yakışını seviyorum.
şuracıkta durup,
kendi ağlayışımı dinleyeceğim.
hiç dert etmiyorum,
çünkü senin
bana yalan söyleyişini seviyorum.
Not: Ben demedim, ben artık bunu demiyorum. Eminem ve Rihanna söylemiş, "Love the way you lie"... Olabildiğince çevireyim dedim.
14 Eylül 2010 Salı
"İyi" Taktiği
Uzun zaman önce keşfettiğim bir taktik vardı... Herhangi bir sohbette muhatap olmak istemediğim biri benimle konuşmya çalışırsa, ne sorarsa sorsun "iyi" derdim...
- Nasılsın?
- İyi.
- İşler nasıl?
- İyi.
- Anne nasıl?
- İyi.
Örnekleri siz çoğaltabilirsiniz. Bu sorulardan birine "kötü" ya da "fena değil" desem; "hayırdır birşey mi var?", "neden kötü?", "yapabileceğim bir şey var mı?", "anlatmak istersen buradayım" gibi cümleler ile muhabbeti uzatma şansını vermiş olacağımı bildiğim için, ben "iyi" ile geçiştirirdim. "İyi"den sonra karşı tarafa söyleyecek bir şey kalmaz, en çok yeni bir soru bulmaya çalışır, o soruya da "iyi" yanıtını alırdı. Kısacık bir sürede sorabilecekleri tükenir, ben de kendi işime bakardım.
Bu taktiğimi 1-2 kişiye de öğretmiştim ya da farketmelerini sağlamıştım. Eminim bazı zamanlarda işlerine yaramıştır.
Sonra ne oldu? Geçtiğimiz günlerde, telefonda bana "iyi taktiği" uygulandı... Bozuldum, kırıldım, üzüldüm ama ne çare. "Demek ki, kendi silahım ile vurulma zamanım da gelmiş" dedim, "bu kadar olmuşuz ha" dedim, hızlı bir veda kelimesi ile telefonu kapattım ve içimdeki boşluğa bir damla daha ekleyerek günüme devam ettim.
- Nasılsın?
- İyi.
- İşler nasıl?
- İyi.
- Anne nasıl?
- İyi.
Örnekleri siz çoğaltabilirsiniz. Bu sorulardan birine "kötü" ya da "fena değil" desem; "hayırdır birşey mi var?", "neden kötü?", "yapabileceğim bir şey var mı?", "anlatmak istersen buradayım" gibi cümleler ile muhabbeti uzatma şansını vermiş olacağımı bildiğim için, ben "iyi" ile geçiştirirdim. "İyi"den sonra karşı tarafa söyleyecek bir şey kalmaz, en çok yeni bir soru bulmaya çalışır, o soruya da "iyi" yanıtını alırdı. Kısacık bir sürede sorabilecekleri tükenir, ben de kendi işime bakardım.
Bu taktiğimi 1-2 kişiye de öğretmiştim ya da farketmelerini sağlamıştım. Eminim bazı zamanlarda işlerine yaramıştır.
Sonra ne oldu? Geçtiğimiz günlerde, telefonda bana "iyi taktiği" uygulandı... Bozuldum, kırıldım, üzüldüm ama ne çare. "Demek ki, kendi silahım ile vurulma zamanım da gelmiş" dedim, "bu kadar olmuşuz ha" dedim, hızlı bir veda kelimesi ile telefonu kapattım ve içimdeki boşluğa bir damla daha ekleyerek günüme devam ettim.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)